Öne Çıkan Yayın

YAŞ OLDU 44 (2016 Versiyon)

Birazdan Okuyacağınız yazı anlamsız bir hayattan vazgeçme değildir... Sadece içimdeki bazı duyguları paylaşma isteğiydi... 44 Yaşıma gi...

29 Ocak 2016 Cuma

DİKKAT ÇIĞ GELİYOR! 2008

DİKKAT ÇIĞ GELİYOR!
Önümüzdeki günlerde 37 yaşımı bitireceğim. Doğduğumdan beri basketbolun içindeyim. Tenis oynayan dokuz yaşında bir kız babasıyım, eski basketbolcuyum, basketbol antrenörüyüm vs. vs. ama en önemlisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Şu anda spor adına hiç ama hiç doğru yolda olmadığımızı açık seçik görebiliyorum. Sadece spor mu? Tabii ki değil ama spor toplum birlikteliğinin başarılması için en önemli araç ve biz bunu hiç kullanamıyoruz.
İsviçre Dünya'nın en medeni ülkelerinden biri nüfusu yaklaşık Yedi Buçuk Milyon... Kişi başı gelir düzeyi ise ortalama 33.000 Dolar bu da demek ki ortalama ailede yeni doğan bir çocuğun hesabında 33.000$ var... Hayatını kurtarmak için herhangi bir spordan para kazanmak gibi hedefi yok. “Oğlum-kızım biran evvel büyüsün, okusun ya da en iyisi okumasın futbolcu, basketbolcu olsun parayı kaldırsın bizi de kurtarsın” gibi bir durum yok… Futbol takımları milli temsil düzeyinde belirli bir seviyede standardını belirlemiş… (Bu arada futbol milli takımlarında forma giymiş ve giymekte 5 Türk var.) Basketbolda yok sayılabilirler… Pekiyi ama teniste ya da diğer sporlarda? İşte tenisçilerden öne çıkanlar: * Martina Hingis (1980 Doğumlu senelerce 1. sırada yer aldı) * Myriam Casanova (1985 doğumlu 45. sıraya kadar yükseldi) * Patty Schnyder (1978 doğumlu 7.sıraya kadar yükseldi) ve tabii ki efsane * Roger Federer (1981 doğumlu gelmiş geçmiş en büyük tenisçi) İsviçreli Buz Patenciler * Cindy Carquillat (13 Temmuz 1986 buz patencidir. 2004 İsviçre Ulusal Şampiyonası'nda birinci olmuştur ve 2005, 2006 bronz madalya kazanmıştır.) * Denise Biellmann (11 Aralık, 1962) 1981 yılında Avrupa ve Dünya şampiyonu olmuştur ve 3 kez İsviçre Ulusal şampiyonasında altın madalya almıştır. Bir yarışmada üçlü "lutz" atan ilk kadın patencidir. İlk kez 1978 Avrupa şampiyonasında yapmıştır. 1980 Kış Olimpiyatları'nda serbest programı birinci tamamlayıp, toplamda dördüncü sırada yer almıştır. * Sarah Meier (4 Mayıs 1984, Bülach) yedi kez Ulusal şampiyon olmuş ve 2007 & 2008 Avrupa şampiyonasında gümüş madalya almıştır. 2007 Avrupa Şampiyonasında gümüş madalya kazanmış ve 1981'de Denise Biellmann'dan bu yana madalya alan ilk İsviçreli kadın patenci olmuştur. * Stéphane Lambiel (2 Nisan, 1985 - Martigny, İsviçre) İsviçreli buz patenci. İki kere Dünya Şampiyonu (2005-2006), iki kere Grand Prix Finalleri şampiyonu (2005-2007) olmuş ve 2006 Kış Olimpiyatlarında gümüş madalya kazanmıştır. Dağ bisikleti gibi bizim milletimizin aslında son derece kolay ilgi gösterebileceği bir branşta da durum farklı değil geçen sene temmuz ayında ülkemizde ilk kez dağ bisikleti Avrupa Şampiyonası koşuldu. İşte size organizasyonun haberini yapan Deniz Akgürgen ve Cüneyt Kazokoglu’nun www.mtbtr.com ’daki yazısından bir bölüm: İsviçreli sporcuların yaşlarına baktığımız zaman önümüzdeki yıllarda İsviçre’yi fazlasıyla kürsüde göreceğimiz aşikâr. Peki bu adamlar neden böyle? Kısmen çok erken başlamalarından. İsviçreli Stirnemann konuşmamızda söylediğine göre 5 yaşından beri dağ bisikletine biniyor, 14 yaşından itibâren millî takım için kampa alınıyor ve sürekli olarak kendini geliştirmesine imkân tanınıyor... Yani İsviçre’nin fazlasıyla verimli bir altyapı sistemi var. Bütün İsviçre’ye yayılmış bir şekilde çocuklar ve gençler için, bütün yas ve performans gruplarına göre ayrılmış bir şekilde dağ bisikleti yarışları düzenleniyor. Bizim millîlerimizin de katıldığı Swisspower Kupası’nda İsviçre’de 8 yaşındakiler yarışıyorlar, Aşağıdaki linkten yazının ve haberin tamamına ulaşabilirsiniz. http://www.mtbtr.com/gezi_yayin/yayin.asp?kayitno=1116
Kısa zaman içinde basketbolumuzda seçimler var. Sadece basketbolda da değil onlarca spor branşında durum aynı. Benim bu ülkenin vatandaşı olarak tüm branşların müstakbel başkanlarından istediğim tek şey, Türkiye’deki eğitim sisteminin düzeltilmesi için var güçleriyle çalışmaları. Tek başlarına kendi dalları için yapacakları her şey ama her şey çok yakında boşa gitmek üzere. Başta atletizm, basketbol, voleybol ve hatta futbol olmak üzere tüm sporlar ham maddesi olan çocukları hızla kaybediyor. Saçma sapan, hiçbir plana uymadan konan OKS ve her seneye yayılan SBS ve içinde S (Sınav) olan her halt, sporu yok ediyor. Çocuklarımızın beyinleri sebzeleşiyor. Sosyal hayat yok oluyor. “Sosyal hayat” derken gezip tozmaktan bahsetmiyorum. İkili ilişki kuramayan bir topluluk yaratıyoruz. Her geçen gün artan boşanma ve ayrılıkların %70’i iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Böyle giderse bu sorun iyice büyüyecek… Sorunlu, iletişimi beceremeyen, kandırılmaya müsait, anti sosyal ve en önemlisi MUTSUZ yavrucaklar yetiştiriyoruz. Atletizm sahası görmemiş bir çok yetenek yok olup gidiyor. Ama bizler milyonlarca doları şampiyon olma ihtimali bulunan atlet transfer etmek için harcıyoruz. Doğru düzgün spor imkânı olmayan gençler, atletizm sahasında çekiç, gülle atacaklarına polislerimize TAŞ atıyor. Ama bizler televizyonlarda “provokasyona getirilen, kötü kişiler tarafından kullanılan çocuklar” diyerek işi bağlıyoruz. O saatte futbol, basketbol, tenis, 1500 metre, voleybol, bisiklet antrenmanı olan bir çocuk kandırılabilir mi? Sporun anlamını yaşayan biri SALAK olabilir mi? Spor yapan biri VATANINDAN nefret eder mi? Basketbolda sayı atma yollarını arayan, bulan biri, başka yollara gider mi? Sporcu TERÖRİST gördünüz mü? Bu sene takımımla ülkemizin önde gelen bir üniversitesinde antrenmanlarımızı yapıyoruz. Yine bu okulda okuyan bir genç sezon başında arkadaşım vasıtasıyla takımımıza katıldı. İlk antrenmanımızı Burhan Felek’de yaptık. Çocuğu ilk gördüğümde üzüntüden kahroldum. Neden mi? Belki basketbolcu olma ihtimali zayıftı ama küçük yaşta atletizme başlayıp doğru planlamalarla devam etseydi. Dünya’nın en iyi kısa, orta, uzun, atlamacı ne isterse koşabilecek bir sporcumuz olacaktı. Daha önce ne gibi antrenmanlar yaptığını sorduğumda hayatında ilk kez koşu pistine geldiğini öğrenince üzüntüm bir kat daha arttı. Şimdi mi ne yapıyor? Okul yüzünden artık bizim antrenmanlara da gelemiyor… Muhtemelen boş zamanlarında Facebook ya da msn’de zaman öldürüyor. En azından POLİSE taş atmıyor ona da şükür!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder