Öne Çıkan Yayın

YAŞ OLDU 44 (2016 Versiyon)

Birazdan Okuyacağınız yazı anlamsız bir hayattan vazgeçme değildir... Sadece içimdeki bazı duyguları paylaşma isteğiydi... 44 Yaşıma gi...

25 Şubat 2016 Perşembe

KIRMIZI KART #kırmızıkart

Geçtiğimiz hafta Salih Dursun’un maçın hakemine #kırmızıkart çıkarması, onu sportif becerilerinin önüne taşıyan bir kahraman/fenomen haline getirdi. 

Profesyonel Spor Ekonomisinin amatör yönetim tarzıyla sorumsuzca ve sorgusuzca yönetilmesi, kötü yönetime rağmen eşyanın tabiatına uygun olarak sürekli ileri gitmesi, herkesi hep aldattı. Açgözlü, sadece şampiyonluk isteyen taraftarın suyunda yaşayarak ve bunu kaşıyarak popüler olan kişilerin YÖNETEMEDİĞİ, Dernekler Masasına kayıtlı spor kulüpleri artık BATIK… Normal bir ticari kurum olsa kapısına zincir vurulması gereken BATAK kulüpleri kurtarmak için “KAVGA ve KAN satar” yöntemi seçildi ve bugünlere geldik. Herkesin EN İYİ ve ÇOK bildiği futbolumuzu çok seviyoruz ama ülkemizde gerçekleştirilen U20 Dünya Kupası’nı seyretmeye gitmiyoruz. Tarihin en az bileti satıldı. Dağıtılan davetiyeler bile gönderilen zarfların içinde kaldı. Çünkü biz sporu ve futbolu değil REKABETİ-KAVGAYI seviyoruz. Sportmen değiliz, yakınından bile geçmiyoruz… 

18 yaşındaki ruhu bozulmuş bir genç,  70 yaşındaki fenomen olmuş bir taraftar dedeyi sadece rakip takım taraftarı olduğu için dövecek kadar nefret kabarması var.

Hala Umutluyum
Salih’in “bence tartışılabilir” bu hareketi belki de bazı farkındalıkları tetikler diye umutlandım(k). Evet, gerçekten umutlandık. Sporun güzelliklerini hayal eden benim gibi bazı Polyannacıların aklında bazı umutla cevap bekleyen sorular belirdi.
  • ·         Tüm kötü olaylar için üçüncü tekil ve/veya üçüncü çoğul şahıs kullanmaktan vazgeçip birinci çoğulu kullanmaya başlayacak mıyız? “Yaptılar, ettiler” demek yerine “Yaptık, ettik” deme zamanı gelmedi mi? Çünkü hiç kimse hiçbir hatayı ve yanlışı tek başına yapmıyor(uz).
  • ·         Hatalarımızla ilgili başkalarının –di’li geçmiş ve geniş zamanı yerine, bu yaşamı daha güzelleştirmek için somut olarak yapacaklarımızla ilgili gelecek zamanı kullanabilecek miyiz?
  • ·         Spor Ekonomimizi doğru yöntemlerle büyütebilecek miyiz? Her geçen gün kirlilik nedeniyle istemeden de olsa kaçan sponsorları geri getirecek, hatta yenilerini ekleyecek yöntemleri kullanmaya başlayacak mıyız?
  • ·         Kendimize dürüst olabilecek miyiz?
  • ·         Rakip olmadan sporun olmayacağını fark edebilecek miyiz?
  • ·         Kazanırken de kaybederken de sporu seyretmekten zevk alabilecek miyiz?
  • ·         Kendimiz için ADALET isterken başkaları için de ADİL olabilecek miyiz?
  • ·         Hakeme #kırmızıkart gösterirken kendini yer atan takım arkadaşımıza da aynı tavrı gösterebilecek miyiz?
  • ·         Sporun temsil aracı olduğunu anlayabilecek miyiz?
  • ·         Ülkemizi temsil eden Ay-yıldız taşıyan her takımı gururla izleyip destekleyebilecek miyiz?
  • ·         Saygı duruşunun hakkını verebilecek miyiz?
  • ·         Ötekileştirmekten vazgeçecek miyiz?
  • ·         Sporu mutluluk aracı bir “OYUN” olarak görmeyi başarabilecek miyiz?

Şimdilik sorularım(ız) bu kadar… Cevapları bizde, hepimizde… Vereceğimiz cevaplar ve bu cevaplara göre gerçekleştireceklerimiz, mutluluğumuzu belirleyecek…

Burçin Badem

25 Şubat Perşembe 2016 / The Green Park Kartepe 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder