Ana içeriğe atla

KIRMIZI KART #kırmızıkart

Geçtiğimiz hafta Salih Dursun’un maçın hakemine #kırmızıkart çıkarması, onu sportif becerilerinin önüne taşıyan bir kahraman/fenomen haline getirdi. 

Profesyonel Spor Ekonomisinin amatör yönetim tarzıyla sorumsuzca ve sorgusuzca yönetilmesi, kötü yönetime rağmen eşyanın tabiatına uygun olarak sürekli ileri gitmesi, herkesi hep aldattı. Açgözlü, sadece şampiyonluk isteyen taraftarın suyunda yaşayarak ve bunu kaşıyarak popüler olan kişilerin YÖNETEMEDİĞİ, Dernekler Masasına kayıtlı spor kulüpleri artık BATIK… Normal bir ticari kurum olsa kapısına zincir vurulması gereken BATAK kulüpleri kurtarmak için “KAVGA ve KAN satar” yöntemi seçildi ve bugünlere geldik. Herkesin EN İYİ ve ÇOK bildiği futbolumuzu çok seviyoruz ama ülkemizde gerçekleştirilen U20 Dünya Kupası’nı seyretmeye gitmiyoruz. Tarihin en az bileti satıldı. Dağıtılan davetiyeler bile gönderilen zarfların içinde kaldı. Çünkü biz sporu ve futbolu değil REKABETİ-KAVGAYI seviyoruz. Sportmen değiliz, yakınından bile geçmiyoruz… 

18 yaşındaki ruhu bozulmuş bir genç,  70 yaşındaki fenomen olmuş bir taraftar dedeyi sadece rakip takım taraftarı olduğu için dövecek kadar nefret kabarması var.

Hala Umutluyum
Salih’in “bence tartışılabilir” bu hareketi belki de bazı farkındalıkları tetikler diye umutlandım(k). Evet, gerçekten umutlandık. Sporun güzelliklerini hayal eden benim gibi bazı Polyannacıların aklında bazı umutla cevap bekleyen sorular belirdi.
  • ·         Tüm kötü olaylar için üçüncü tekil ve/veya üçüncü çoğul şahıs kullanmaktan vazgeçip birinci çoğulu kullanmaya başlayacak mıyız? “Yaptılar, ettiler” demek yerine “Yaptık, ettik” deme zamanı gelmedi mi? Çünkü hiç kimse hiçbir hatayı ve yanlışı tek başına yapmıyor(uz).
  • ·         Hatalarımızla ilgili başkalarının –di’li geçmiş ve geniş zamanı yerine, bu yaşamı daha güzelleştirmek için somut olarak yapacaklarımızla ilgili gelecek zamanı kullanabilecek miyiz?
  • ·         Spor Ekonomimizi doğru yöntemlerle büyütebilecek miyiz? Her geçen gün kirlilik nedeniyle istemeden de olsa kaçan sponsorları geri getirecek, hatta yenilerini ekleyecek yöntemleri kullanmaya başlayacak mıyız?
  • ·         Kendimize dürüst olabilecek miyiz?
  • ·         Rakip olmadan sporun olmayacağını fark edebilecek miyiz?
  • ·         Kazanırken de kaybederken de sporu seyretmekten zevk alabilecek miyiz?
  • ·         Kendimiz için ADALET isterken başkaları için de ADİL olabilecek miyiz?
  • ·         Hakeme #kırmızıkart gösterirken kendini yer atan takım arkadaşımıza da aynı tavrı gösterebilecek miyiz?
  • ·         Sporun temsil aracı olduğunu anlayabilecek miyiz?
  • ·         Ülkemizi temsil eden Ay-yıldız taşıyan her takımı gururla izleyip destekleyebilecek miyiz?
  • ·         Saygı duruşunun hakkını verebilecek miyiz?
  • ·         Ötekileştirmekten vazgeçecek miyiz?
  • ·         Sporu mutluluk aracı bir “OYUN” olarak görmeyi başarabilecek miyiz?

Şimdilik sorularım(ız) bu kadar… Cevapları bizde, hepimizde… Vereceğimiz cevaplar ve bu cevaplara göre gerçekleştireceklerimiz, mutluluğumuzu belirleyecek…

Burçin Badem

25 Şubat Perşembe 2016 / The Green Park Kartepe 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞ OLDU 44 (2016 Versiyon)

Birazdan Okuyacağınız yazı anlamsız bir hayattan vazgeçme değildir... Sadece içimdeki bazı duyguları paylaşma isteğiydi... 44 Yaşıma girdiğim 5 Kasım 2015'de yazıldı... Hayatımdaki keskin son gelişmelere istinaden sadece yenileme ve temizlik yapıldı... B u sabah spor yaparken geçtiğimiz hafta ajanslara düşen bir haberi tekrar okuma fırsatım oldu. Brezilyalı İş Adamı Thane Chiqinho Scarpa’nın organ bağışına dikkat çekmek amacıyla sosyal medya aracılığıyla yaptığı garip çıkış ve açıklama ile kafamda deli sorular oluştu… Birazdan okuyacaklarınızı neden yazma gereği duydum net bilemiyorum. Ama gerekli olduğuna nedense eminim… Ne demekse artık… Bundan tam 24 sene önce Türk Böbrek Vakfı’nda Organ Bağışımı gerçekleştirmiştim. Yirmi dört sene önce benim için çok uzak gelen bu ihtimale şimdi daha yakın olduğumu gerçekleri çok daha iyi görerek hissediyorum. Çok yakınlarımızı genç yaşta kötü hastalıklara kurban veriyoruz. Gözümüzün önünde kayıp giden yaşamlara kanımızla can olm...

SON MOHİKAN

Karşıyaka, tarihinin en zor sezonunu yaşadı. Sezonun daha ortası gelmeden teknik kadrosu da oyuncuları da birer birer ayrılırken Muhsin Yaşar “Son Mohikan” gibi mücadele etti. Böylece ligin simge takımının küme düşmeden sezonu tamamlamasında önemli rol oynadı. Direnişin ve Gelişimin Sembolü Basketbol dünyasında uzun oyuncuların fiziksel ve zihinsel olgunluğa daha geç eriştiği sıkça konuşulur. Muhsin Yaşar, bu tezin en güncel ve en başarılı örneklerinden biri. 29 yaşında kariyerinde yeni bir seviyeye ulaşan oyuncu, çalışkanlığı, sabrı ve gelişime açık yapısıyla genç uzunlara da örnek teşkil ediyor. Parlayan Sezonu 29 yaşındaki uzun forvet Muhsin Yaşar, bu sezon hem bireysel kariyerinde hem de Karşıyaka forması altında en dikkat çeken dönemlerinden birini yaşadı. Geçtiğimiz yıllarda genellikle “görev oyuncusu” kimliğiyle rotasyonda yer alan Muhsin, bu sezon Karşıyaka’nın yaşadığı mali zorluklar nedeniyle sahada daha fazla süre aldı ve bu fırsatı azmi, disiplini ve güçlü karakter...

İZZET TÜRKYILMAZ

İZZET TÜRKYILMAZ Mayıs ayında 26 yaşını dolduracak olan İzzet Türkyılmaz’a halen tüm basketbol camiası genç oyuncu muamelesi yapıyor. Senelerdir profesyonel seviyede basketbol takımlarında olabilecek en iyi antrenör kadrosundan eğitim alan İzzet’ten ben dahil bir çok basketbol adamı bir sıçrama bekledik. En son bu tarz fizik ve yeteneklere sahip basketbolcu Ömer Büyükaycan’dı. Kendisi basketbolumuza beklentilerin altında geri dönüş sağlarken İzzet’i onunla kıyaslamak bile Ömer abiye hakaret olur gibi duruyor. O zamanki vizyonumuz bugünlere yakın olsaydı belki de NBA’de forma giyecek ilk oyuncumuz Ömer Büyükaycan olacaktı. Resim: 2012 Adidas Eurocamp İzzet’in kelime anlamı: Yenilgiye uğramayı ve aşağılanmayı önleyen güçlü ve saygın konum. Hiç kimsenin ismi tabii ki kaderini çizemez, çizmemeli ama İzzet’in durumu biraz isminin anlamını yansıtmaktan farklı. 1990 yılında Ayvalık’ta Dünya’ya gelen fiziksel olarak sürekli göze batan biri oldu. Bölgesine hakim yetenek taramal...