Kırk fırın ekmek yeseniz Bill Lambeer olamazsınız! Çünkü o sizden çok önce o kırk fırını yemiştir. Üstüne sodasını içmiş, şutlarını sokmuş, paslarını vermiş, tüm kısaları durdurmuş, ribauntları almış sizi bekliyordur.
Sevgili Tolga’dan “NBA tarihinin en antipatik oyuncularını
yazalım mı?” Sorusu geldiğinde “Tamam, Bill Lambeer bende” dedim… Çünkü Z
Kuşağının Modern NBA’i ile ‘Gerçek Basketbolu’ kıyaslama şansım olacaktı. Yaklaşık
3-4 ay önce Gilbert Arenas konuk olduğu bir programda eskilerle yeni basketbolu
kıyaslarken Bill Lambeer’in bu ligde oynayamayacağından bahsetti. En son
söyleyeceğimi en başta söyleyip yazının çatısını belirleyelim. Eğer tembel
tosun Jokic şu anda ligi darmadağın ediyorsa modern ligin hızına yetişemezlerdi
dediği Bill, Moses Malone ve Arturas
Sabonis gibi ağırayaklı uzunlar rakiplerin içinden geçerlerdi.
Yani Eyyy Arenas! “Yerim senin o modern
NBA’ini!” J
Neyse işin antipatiklik ile başarı denklemine gelelim. Bill
Lambeer çok başarılı ve zengin bir işadamının oğlu olmasına rağmen (Amerika’da
beyaz egemenliğinin olmadığı tek alanda) basketbol oynamaya karar verdi. Şöyle
ki NBA olduğunda ailesinde en az para kazanan erkek bireydi. Çalkantılı Kolej
yıllarında Notre Dame ile bir final four bir de son sekiz gördü.
1979 NBA Draftında Cleveland tarafından seçildi. Ancak profesyonelliğe ilk
adımını İtalya’da attı. O zamanlar dakika alma riski olan oyuncuların
profesyonelliği öğrenme okulu İtalya’ydı. Brescia Basket’te 21,5 sayı 12
Ribaunt yaparak başarıyla bitirdiği ilk sınavının ardından Cavaliers’e geldi. O
dönemler en kötü yönetilen NBA Takımı olarak parmakla gösterilen CLE’de 1,5
sezon direnebildi ve 1982 Şubat takasında onun en iyi meyvelerini vermesini
sağlayacak Detroit Pistons’ta toprağını buldu; 40 numaralı formayı giydiği
andan itibaren ilk beşteki yerini aldı.
Takım arkadaşları Isiah Thomas, Joe Dumars, Vinie Johnson,
Rick Mahorn, Dennis Rodman, John Salley gibi birbirinden şeker oyunculardı!
Bill de tabii ki bu şeker grubun içerisinde zekası, oyunu okuma yeteneği, şut
ve pas becerisi ve en önemlisi korkusuz kalbiyle görevini yerine getirmek için
her şeyi yaptı.
Oynadığı dönemde sadece Doğu Konferansı’nda tepeye oynamak için rakiplere
bakın… Larry Bird liderliğindeki McHale, Parrish, Ainge’li inanılmaz kadrosuyla
Boston Celtics; “Dr.J” Julius Erving, Moses Malone, Charles Barkley’li Sixers;
Dominique Wilkins, Spud Webb ve Kevin Willis’li Atlanta Hawks; çömezlikten
GOAT’a evrilen Michael Jordan’lı Chicago Bulls…
Hadi bunları geçtin, Doğu Şampiyonu oldun. Yetmiyor ki karşıdan
Lakerball oynayan Magic’li Lakers geliyor. Gel de tertemiz oyna…
İşte tam da bu nedenle Bill Lambeer takımına maç kazandırmak
için ne kadar fedakarlık gerekiyorsa hepsini yaptı. Akıl oyunlarının sahadaki
yönetmeniydi. Rakibi delecek noktalarda pası attı, üçlükleri soktu. Pick and
Pop’u icad etti. Boyalı alandan uzaklaşmak istemeyen Center’leri orta mesafe
şutlarıyla avladı. Özel şut stiliyle hem 3’lük hem de orta mesafeden yüzdeli sokan
ender oyunculardan oldu. Kariyeri boyunca %32 Üçlük, %50 İki sayılık
ortalamalarıyla oynadı… Sadece uzunları değil tüm kısaları O durdurdu. Kısaları
savunan arkadaşlarına rakiplerini ona yönlendirmeyi öğretti. Yoğun baskıyı
geçmeye çalışırken potaya ulaşacağını sanan kısalar aslında sonu duvar olan bir
karanlığa gittiklerini çok geç anlıyorlardı. Tam 13 kez burnu kırıldı. Bu
sadece maçlarda kayda geçen rakam… Göğüs kafesi ve iman tahtası kemiği (Sternum
veya göğüs kemiği, sağ ve sol kaburga kemiklerini bir arada tutan göğüs kafesi
kemiği. İman tahtası olarak da bilinir) sayısız defa çatladı ve kırıldı.
Bana göre Detroit Pistons eğer NBA’de 2 şampiyonluk
kazandıysa olmazsa olmazın ilki Bill Lambeer’dı. Takımdaki herkesin ligde
mutlaka bir karşılığı hatta çoğunun daha iyi modelleri vardı. Ama Bill, unicorn
gibi tekti. Mesela 1984’ten itibaren Detroit’te değil de Chicago’da olsaydı
onun koruması altında Jordan’ın ilk on yılında 6 Kupa kaldırabilir; MJ oynadığı
16 yılda 12 kupa iş sayılmaz, hatta Jordan Baseball’a bile gidip gelmezdi… Ondan
hala nefret eden Larry Bird’in takım arkadaşı olsaydı, onu pamuklara
saracağından eminim. Hakkını arayacağın bir kavgaya gideceksen yanında ilk
bulacağın takım arkadaşın Bill Lambeer’dır. Bunun bedeli antipatik olmaksa
varsın olsun. Bill benim gönlümde her zaman 40 numarasıyla en tepede
oturacaktır.
BAŞARILARI:
·
Oyuncu Olarak:
·
2 NBA Şampiyonluğu (1989, 1990)
·
4 NBA All-Star (1983, 1984, 1985, 1987)
·
NBA Ribaunt Kralı (1986)
·
Coach Olarak:
·
3 WNBA Şampiyonluğu (2003, 2006, 2008)
·
2 WNBA Coach of the Year (2003, 2015)
Kariyer İstatistikleri:
·
Sayı 13,790 (12.9 ppg)
·
Ribaund 10,400 (9.7 rpg)
·
Assists 2,184
(2.0 apg)
Stats Edit this at Wikidata at NBA.com - Stats at Basketball-Reference.com
BAŞLIKTA ÖZELLİKLE 40’TA
KULLANMANIZI RİCA EDECEĞİM FONT - MACHINE (T)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder