Turkish Airlines Euroleague play-off’unda Real Madrid – Partizan eşleşmesi tüm sezonun hikayesini belirleyen mücadele oldu. Üçüncü maçta öyle şeyler yaşandı ki Final 4 oynandı bitti hala olaylar ve sonrası konuşuluyor.
Öncelikle Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım... Real
Madrid şampiyonluğu her yönüyle hak eden bir performans gösterdi. Ama play-off üçüncü
maça dönersek… Ben dahil bir çok basketbol sever bitime 1.40 kala Sergio
Llull’un, Kevin Punter’a yaptığı sportmenlik dışı faul sonrası yaşananlardan
dolayı öncelikle Llull’u sorumlu tut(uyor)tu. Ancak Punter, o sert faule karşın
sakin kalsaydı neler yaşanırdı çok konuşulmadı.
Amerikalı Punter, 30 yaşını doldurmak üzere ve yaklaşık 7
yıldır Avrupa’da basketbolunu oynuyor ve yaşıyor. Yani Real Madrid’de kim
kimdir? Ne yapar, ne atar, ne tutar? Kim kokar, kim bulaşır? Bunları biliyor;
en azından öyle olması lazım hele bu seviyede oyuncuysa, değil mi? Aldığı
darbeye karşılık, sportmenlik dışı çalınmış artık… Daha ne yumruk
gösteriyorsun? Geç çizgiye, bağla 20’ye, geç turu evinde… Şimdi kim bilir, kim
şampiyondu?
Sonuç: Final 4’a gelemeyen Punter’ın atamadığı yumruk şampiyonu belirledi,
kupaya damga vurdu!
Neyse artık gelemeyenleri değil de gelip de oynayanları,
oynayamayanları ya da oynatamayanları konuşalım.
Oynayıp Kazandıranlar:
1.
Walter
“Edy” Tavares: Sanırım oybirliğiyle bu sezonun ve özellikle son 5 maçın en
değerli oyuncusu oldu. ‘Alan savunması nasıl yapılır?’ dersini verdi. Bunun
yanında akıllı kısalarla senkron olup onları yönetmeye yönlendirme, doğru yerde
doğru zamanda topla buluşarak işlevsel beceri gösterdi. Savunmada sürekli
tehdit ederek rakibe rahat nefes aldırmadı.
2.
Sergio
Llull: Tek cümle yeter. Kazanmak için ne gerekiyorsa yaptı.
3.
Sergio
Rodriguez: Sezonun son 3 maçı resital sundu. Tavares’in yarattığı konfor
alanının hakkını dibine kadar verdi. Rakip kısaları kevgire çevirdi. Coach’ların
karar mekanizmasını bozdu.
Oynayamayanlar:
1.
Sertaç
Şanlı: Benim için en üzücü kısım buydu. Kişisel olarak çok sevdiğim ve
saydığım Sertaç gerçekten çok kötü bir turnuva geçirdi. Umarım bundan sonra
benzerini bile yaşamaz.
2.
Nikola
Mirotic: Bu kadar kötü bir oyunu kimse öngöremezdi. O da Saras da
yaşadıklarına inanamadı ki ikisi de yanlışta ısrar etti.
Oynatıp Kazandıran:
1.
Chus
Mateo: Kazanmayı beceren ve bunu yaparken rakibi yıldıran bir takımın
coach’u olmak hem kolay hem zor. Kolay kısmı Edy Tavares ve kısalarından
kaynaklı… Son 20 yılın en antipatik takımında saygı duyulan bir karakter olmak
ise çok zor… Düşünsenize Rudy Fernandez’in utandığı, hatta melek gibi bir
sportmen gözüktüğü bir maç sonu yaşandı bu sezon! Teknik olarak takımın limit
ve becerilerini bilerek davranan ve bunu doğru zamanlamayla yapan açık ara en
başarılı coach oldu. Böylece hem oynattı hem kazandırdı…
Oynatamayanlar:
1.
Saras
Jasikevicius: Hayata bakış, oyuncularına davranış, lider görüntüsü ve
sorumlu davranış tarzıyla saygıyı hak ediyor. Ancak oyunculuktan gelen defosu;
“Yıldız olarak karar verici benim, kazanırsak benim yöntemimle kazanırız.”
Obsesif ve agresif tavrı onu finalden ve kupadan etti. Alan savunmasına en iyi
hücum edebilecek kadroya sahipken hiç ama hiç beceremedi. Pasör ve becerikli 3
uzunu Vesely, Sertaç ve de Mirotic ve 3,5 numarası Kalinic’i doğru kullanamadı.
Panik yaşayan oyuncularını sakinleştiremedi. Çünkü kendi sakin olamadı. Ama
maçı kaybettiğinde “Sorumlu benim” diyerek üstüne düşeni de yaptı.
2.
Georgios
Bartzokas: Real’in alan savunmasına çözümü bulmuşken kullanmadı. Hatta bir
ara Real benchi Canaan ve McKissic’e hem savunmada hem hücumda çözüm
üretemediğinde “Şimdi ne yapacağız?” diye düşünürken. O vaz geçti. “Walkup’la
hücum etmeyelim, bakalım ne olacak?” dedi. Asistan coach’larını ve oyuncularını
dinlemedi. Bağıra bağıra giden kupaya sadece bakıverdi. Sonra da “Şut
sokamadık!” diye açıklama yaptı ki esas büyük rezalet buydu!
Uzun yıllar hatırlayıp bahsini edeceğimiz garip bir sezon
sonu oldu. Bu şekilde dramaların bol olduğu, rakiplerin kötü yönetilerek
şampiyon takıma kolaylık sağlandığı, hafızama kazınmış son Final Four 2012
İstanbul’du. Rahmetli Dusan Ivkovic’in coaching resitali sunduğu turnuvada Xavi
Pascual ve Jonas Kazlauskas da müthiş ikramlar yapmışlardı.
Umarım daha aklı başında basketbol konuştuğumuz maçlar
seyretmeye geri döneriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder