Öne Çıkan Yayın

YAŞ OLDU 44 (2016 Versiyon)

Birazdan Okuyacağınız yazı anlamsız bir hayattan vazgeçme değildir... Sadece içimdeki bazı duyguları paylaşma isteğiydi... 44 Yaşıma gi...

19 Ekim 2023 Perşembe

Punter’ın Damgası


Turkish Airlines Euroleague play-off’unda Real Madrid – Partizan eşleşmesi tüm sezonun hikayesini belirleyen mücadele oldu. Üçüncü maçta öyle şeyler yaşandı ki Final 4 oynandı bitti hala olaylar ve sonrası konuşuluyor.

Öncelikle Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım... Real Madrid şampiyonluğu her yönüyle hak eden bir performans gösterdi. Ama play-off üçüncü maça dönersek… Ben dahil bir çok basketbol sever bitime 1.40 kala Sergio Llull’un, Kevin Punter’a yaptığı sportmenlik dışı faul sonrası yaşananlardan dolayı öncelikle Llull’u sorumlu tut(uyor)tu. Ancak Punter, o sert faule karşın sakin kalsaydı neler yaşanırdı çok konuşulmadı.

Amerikalı Punter, 30 yaşını doldurmak üzere ve yaklaşık 7 yıldır Avrupa’da basketbolunu oynuyor ve yaşıyor. Yani Real Madrid’de kim kimdir? Ne yapar, ne atar, ne tutar? Kim kokar, kim bulaşır? Bunları biliyor; en azından öyle olması lazım hele bu seviyede oyuncuysa, değil mi? Aldığı darbeye karşılık, sportmenlik dışı çalınmış artık… Daha ne yumruk gösteriyorsun? Geç çizgiye, bağla 20’ye, geç turu evinde… Şimdi kim bilir, kim şampiyondu?
Sonuç: Final 4’a gelemeyen Punter’ın atamadığı yumruk şampiyonu belirledi, kupaya damga vurdu!

Neyse artık gelemeyenleri değil de gelip de oynayanları, oynayamayanları ya da oynatamayanları konuşalım.

Oynayıp Kazandıranlar:

1.      Walter “Edy” Tavares: Sanırım oybirliğiyle bu sezonun ve özellikle son 5 maçın en değerli oyuncusu oldu. ‘Alan savunması nasıl yapılır?’ dersini verdi. Bunun yanında akıllı kısalarla senkron olup onları yönetmeye yönlendirme, doğru yerde doğru zamanda topla buluşarak işlevsel beceri gösterdi. Savunmada sürekli tehdit ederek rakibe rahat nefes aldırmadı.

2.      Sergio Llull: Tek cümle yeter. Kazanmak için ne gerekiyorsa yaptı.

3.      Sergio Rodriguez: Sezonun son 3 maçı resital sundu. Tavares’in yarattığı konfor alanının hakkını dibine kadar verdi. Rakip kısaları kevgire çevirdi. Coach’ların karar mekanizmasını bozdu.

Oynayamayanlar:

1.      Sertaç Şanlı: Benim için en üzücü kısım buydu. Kişisel olarak çok sevdiğim ve saydığım Sertaç gerçekten çok kötü bir turnuva geçirdi. Umarım bundan sonra benzerini bile yaşamaz.

2.      Nikola Mirotic: Bu kadar kötü bir oyunu kimse öngöremezdi. O da Saras da yaşadıklarına inanamadı ki ikisi de yanlışta ısrar etti.

Oynatıp Kazandıran:

1.      Chus Mateo: Kazanmayı beceren ve bunu yaparken rakibi yıldıran bir takımın coach’u olmak hem kolay hem zor. Kolay kısmı Edy Tavares ve kısalarından kaynaklı… Son 20 yılın en antipatik takımında saygı duyulan bir karakter olmak ise çok zor… Düşünsenize Rudy Fernandez’in utandığı, hatta melek gibi bir sportmen gözüktüğü bir maç sonu yaşandı bu sezon! Teknik olarak takımın limit ve becerilerini bilerek davranan ve bunu doğru zamanlamayla yapan açık ara en başarılı coach oldu. Böylece hem oynattı hem kazandırdı…

Oynatamayanlar:

1.      Saras Jasikevicius: Hayata bakış, oyuncularına davranış, lider görüntüsü ve sorumlu davranış tarzıyla saygıyı hak ediyor. Ancak oyunculuktan gelen defosu; “Yıldız olarak karar verici benim, kazanırsak benim yöntemimle kazanırız.” Obsesif ve agresif tavrı onu finalden ve kupadan etti. Alan savunmasına en iyi hücum edebilecek kadroya sahipken hiç ama hiç beceremedi. Pasör ve becerikli 3 uzunu Vesely, Sertaç ve de Mirotic ve 3,5 numarası Kalinic’i doğru kullanamadı. Panik yaşayan oyuncularını sakinleştiremedi. Çünkü kendi sakin olamadı. Ama maçı kaybettiğinde “Sorumlu benim” diyerek üstüne düşeni de yaptı.

2.      Georgios Bartzokas: Real’in alan savunmasına çözümü bulmuşken kullanmadı. Hatta bir ara Real benchi Canaan ve McKissic’e hem savunmada hem hücumda çözüm üretemediğinde “Şimdi ne yapacağız?” diye düşünürken. O vaz geçti. “Walkup’la hücum etmeyelim, bakalım ne olacak?” dedi. Asistan coach’larını ve oyuncularını dinlemedi. Bağıra bağıra giden kupaya sadece bakıverdi. Sonra da “Şut sokamadık!” diye açıklama yaptı ki esas büyük rezalet buydu!

Uzun yıllar hatırlayıp bahsini edeceğimiz garip bir sezon sonu oldu. Bu şekilde dramaların bol olduğu, rakiplerin kötü yönetilerek şampiyon takıma kolaylık sağlandığı, hafızama kazınmış son Final Four 2012 İstanbul’du. Rahmetli Dusan Ivkovic’in coaching resitali sunduğu turnuvada Xavi Pascual ve Jonas Kazlauskas da müthiş ikramlar yapmışlardı.

Umarım daha aklı başında basketbol konuştuğumuz maçlar seyretmeye geri döneriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder