Genç yaşta çok fazla şeyi becerebilen bir uzun olarak NBA
yolunu tutan Alperen Şengün’ün Amerika’da kendini yıldız olarak konumlandırması
için gerçekleştirmesi gerekenleri sıralamaya çalıştım.
Sevgili Tolga Yenigün beni “Bu sene potansiyel NBA Yıldız
adayları arasında Alperen’e yer vermek istiyoruz. Yazmak ister misin?” diye
sorduğunda yazarım dedim ama kendi kendime de Alperen, yıldız adayı mı? Diye
sormadan edemedim.
Öncelikle Alperen’i yıldız aday adayı konumuna getiren
artılarını yazmakla başlayalım…
Oyunu okuma becerisi;
Sahada rakibini okumakta çok becerikli olan Alperen’in bu yeteneğini
keskinleştiren en büyük özellik ise yavaşlığı… Ayaklar ne kadar yavaş ise oyun
zekası ve karar başarısı o kadar hızlı oluyor. Bunu kendimden de iyi biliyorum…
Parmak Hassasiyeti;
İşte bu bir yetenek... Özellikle 2.10m -
110 Kg civarı bedenlerde ufak dokunuşları başarıyla becereni bulmak kolay
değil… Bu yetenek onu orta ve hatta zaman zaman uzak mesafe şut sokabilen uzun
olarak sınıflandırıyor. Yakın mesafede ise çok daha başarılı bir tehdit…
Pas Yeteneği;
Aslında eğer yıldız aday adayıysa onu bu sınıfa alan en önemli konu başlığı pas
yeteneğidir. Sahayı okumak yetmez, pasör olmak da gerekli ve bu Alperen’de
fazlasıyla var. Parmak hassasiyeti, fotografik hafıza ve öngörü ile
arkadaşlarını doğru yerde doğru zamanda buluşturabiliyor.
Ayak İşçiliği;
İşte bu da bir eksinin, mecburen yarattığı artı… Ayakları yeterince çabuk
olmadığı ve patlayıcı gücü vasat olan Alperen, sakin ve sabırlı şekilde savunmasını
yıpratabiliyor. Yardım savunmasının yok sayıldığı bir ligde özellikle blok için
sıçrama eğilimindeki savunmaları akvaryumdaki balık tutar gibi avlayan
Alperen’i Halil Dağlı ve Mirko Milicevic sınıfında iftihar grubuna alabiliriz.
Topu inatla istemek;
Alperen topu seviyor. Ona ulaşmak için çabalıyor. Limitlerini oyun içinde
zorluyor. Sabırsız rakiplerini yıpratıyor. Böylece art arda kaçırdığı pota
altlarında topu tekrar kazanıp yüzdesi düşük olsa da sayı üretiyor.
Ve Eksiler;
Tembel mi? Değil! BSL seviyesinde çalışkan bile sayılır. Takım antrenmana
zamanında gelir olabildiğince iyi çalışır. Peki ya bireysel? Benim gördüğüm,
araştırdığım ve yarım asra yakın tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki gerçek
yıldız çalışkanlığından çok uzak. NBA hedefindeki çalışma temposunu puanlarsak
10 üzerinden belki 4 alır.
Sabah herkes uyurken erkenden salona gidip ekstra kaç gün kaç antrenman yaptı?
Kendisine özel antrenör tuttu mu? Kilo almaya çok müsait yapısıyla ilgili
olarak ne yaptı? Genetik yeterliliğini inceledi mi?
Bu sezon izlediğim 4 maçında gördüğüm Sırasıyla cevaplarım: “1. Çok çalıştı, 2.
Evet, kondisyoneri var, 3. Diyetisyeni var. Özel besleniyor, 4. Evet…” olsaydı
bu kadar çok süre aldığı Türkiye Ligleri, Milli Takım, NBA’deki son 3 sezonda
günde 2 saat daha ekstra çalışsa şu anda aday adayı değil NBA Yıldızı olarak
anılırdı. Göğüs, üst göğüs, omuz, trapez sırt ve karın kasları ergen liseli
görüntüsünde olmazdı.
Savunma;
Zayıf… Blokçu diyenlere sesleneyim. Eğer ortayı kapatan savunmayı yapacak
sertliğe sahip fiziği olsa o kadar fazla sayıda turnike kesme çabasında olmaz. Çok
iyi hücumcu olduğu için savunmada beklentilerini erkenden hazırlaması ona
avantaj yaratıyor. Fiziksel olarak savunabileceği oyuncularda sorun yaşamıyor.
Ama hareketlilikteki eksiklik onu yumuşak bir savunmacı olarak hedef haline
getiriyor kısa penetrelerini doğru yerde durduramıyor.
Sonuç: Alperen Şengün, eğer NBA yıldızı olacaksa buna
kendisi karar verecek. Yediğine, içtiğine, uykusuna, dinlenmesine, kısaca
kendisine YILDIZ olarak bakacak.
Eğer bunları yapıp güçlü ve kararlı bir savunmacı olursa
yıldız olur. Yoksa zaman zaman kaybettiği maçlarda güzel el işçilikleri yapan
becerikli bir Türk olarak gurur duydurur.
Ribaund Dergisi Aralık 2022 Sayısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder