Avrupa’dan NBA’e beyin ve yetenek transferi 1964 jenerasyonunun Olimpiyat ve Dünya Kupası’nda Amerika gençlerini oyun içinde aciz göstermesiyle başladı. Gelmiş geçmiş en yetenekli Avrupalımız Drazen Petrovic’ti. Avrupa’da Mozart muamelesi gören Drazen’i NBA’de zor günler bekliyordu.
Fiziksel olarak ABD’li rakiplerinden geride olan ancak
yetenek ve basketbol bilgileriyle oyunu zaman zaman kedi fareye çeviren Drazen
Petrovic, Arvydas Sabonis, Sasha Volkov ve ardından Vlade Divac, Toni Kukoc
gibi her şeyi üst düzey yapan Avrupalılar, NBA’e önce patikayı sonra da yolu
açtılar. Girizgahta da söylediğim gibi özellikle alanı genişleten, fiziksel güç
ve çabukluğu büyüten kurallar içinde dayak yemeğe Drazen henüz hazır değildi.
Onu çok yıpratan sürece kardeşleri hatta evlatları daha hazır durumdalardı. Şimdilerde
ise Avrupalı yetenekler artık otoban üzerinden yenidünyaya ulaşıveriyorlar. Bu
otobanın inşaatında en önemli oyunculardan biri de kuşkusuz Hidayet
Türkoğlu’ydu.
Şimdi Hidayet’in bile bilmediği bir anı da eklemek istiyorum.
Yıllar 1998’i gösterirken ben basketbolu bırakma hazırlıklarındaydım. Ülkenin
en iyi basketbol okulunu açmakLider ayakkabı markası NIKE, Türkiye Yetkilisi
VEPA aracılığıyla yıllarca sponsorumdu (Ben de biraz oyuncuydum)… Sistemli bir
spor okulu kurma ve büyütme kararımı verdiğimde Metin Petorak ve Vedat Bey’le
bir araya gelmiştik. O zamanlar NIKE Türkiye’ye ofis açarak Hollanda merkezini
taşımaya karar vermişti. VEPA Mağazacılıkta kalacaktı. Bu geçiş sürecinde Pazarlama
başında olan Esen Hanım da toplantıdaydı. Hollandalı Pazarlama Departman
Direktörü spor okulu, turnuva ve kamplarının yanında bireysel sponsorlukların
çok önemli olduğunu o yüzden en iyi Türk Genç Oyuncuyu istediklerini söyledi.
Ben de duraksamadan Hidayet dedim. Adam ağlamaklı bir suratla, “I’m sorry! WHY,
WHEN!” dedi. Masada 5 kişi şaşkınlıkla ne demek istediğini anlayamadık. O bize
biz ona 15-20 sn baktıktan sonra “When did he died?” dedi. İşte o zaman
Hidayet’in Amerika’da “He Died” olarak anlaşılacağını ilk fark edenlerden biri
olduk. Neyse konumuza dönelim…
Hidayet Türkoğlu 1998-99 Yıllarında NBA’n takibine giren
“PROSPECT” oyunculardan biriydi. Ancak yeteneklerinin üstünlüğüne rağmen
fiziksel olarak kas kütlesi eksikti. Zargana görüntüsünün yanında her zaman her
yerde her şeyi yapabilecek beceriye sahip olduğunu sürekli ispatlıyordu. Uzak
şutu nispeten uzun ama yeterince güçlü olmayan kolları ve omuzları nedeniyle
istikrarlı değildi. Ama potaya gidebiliyordu.
NBA’in kapısından içeri 2000 draft’ında 1.tur 16. Sırada
Sacramento Kings tarafından seçildi. Ondan önce draft olan Mirsad Türkcan NBA
hedeflerine ulaşamamıştı. Ancak Hidayet daha ilk sezonunda 17 Dakika ortalamayı
yakaladı. Harika bir kimyası olan takıma adım atması onun için güzel bir
şanstı. Chris Webber gibi bir bey efendi, Peja ve Vlade gibi iki eski komşu,
Jason Williams gibi tatlı bir deli,
Scott Pollard gibi her takımda bulunmasını isteyeceğin sağlam yürek ve
saygı değer coach Rick Adelman…
Şampiyonluk yüzüğüne sahip ilk Türk oyuncu belki de o
olacaktı. Ancak 26 Mayıs 2002’de hepimizin kalbine mızrak gibi saplanan Robert
Horry üçlüğü onu muhtemel bir şampiyonluk kupasından uzak bıraktı.
Tam 15 yıl NBA’de saygıdeğer takımların önemli bir parçası
oldu; kariyerini 11 Sayı, 4 Ribaunt, 2.8 asist gibi tamamlarken yer aldığı
takımlarla sadece 2 sezon play-off oynayamadı.
Peki, Hidayet 2023’de 21 yaşında olsaydı ne olurdu?
Muhtemelen, 23 yıl evvelki He-Do’dan 6-8 kg daha fazla kası olurdu. Böylece şu
andaki az bilgili ABD gençlerini çok daha erken avlayabilirdi. Hidayet fiziksel
farkı her sene azaltmakla beraber kendini tam olarak hazırlaması 5 sene sürdü.
İlk 3 sezon potaya sonuna kadar gitmekte hep tereddüt yaşıyordu. Orta yolda
kesiyordu. Orlando seneleriyle beraber oyuncu azaltarak potaya giden, pasları
bulan, sahaya çıktığı her maçta ilk beş başlayan, savunma ayaklarında doğru
zamanlamaları beceren, ceza şutlarını %40-45 seviyesinde sokan, son saniye
toplarını tereddütsüz kullanan bir lider olmuştu.
Son 23 yılda ABD’de fiziksel olarak gelişen basketbolcular
basketbol fundamental ve oyun okuma konusunda sürekli gerilediler. O yüzden
Jokic ve Doncic elini kolunu sallaya sallaya basketbolunu oynuyor. Çünkü
karşısındakinin onların ne düşündüğü hakkında “fikri” yok.
Hidayet Türkoğlu, 2020’de NBA’de olsaydı hiç kuşkusuz doğru
bir takımla MVP adayı olarak yüzüksüz kalmayacağından eminim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder